• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/nedim.taktak
  • https://twitter.com/nedimtaktak

Apartmanlara “Arka kapıyı kullanın” gibi notlar asılıyor...

Sağlık çalışanları ve yakınları anlatıyor...

Bana bir şey olmayacağını düşünüyor, sadece başkalarına bulaştırmaktan korkuyordum...


T.H. bir aile hekimi. Ailesini aylardır göremiyordu, nisanda yanlarına gitme planı yapmıştı. Koronaya yakalandığı için şimdi işe bile gidemiyor.
-Görevimin başındaydım. Nereden, kimden kaptığımı bilemiyorum. Birkaç gün önce cerrahi maskeyle pazara gitmiştim, orada olabilir. Cep telefonundan da şüpheleniyorum.

-Yaşım itibariyle bana bir şey olmayacağını düşünüyor, sadece başkalarına bulaştırmaktan korkuyordum. “Falanca amcayı muayene ettim. Ya ona bulaştıysa” diye düşünmekten uykumun kaçtığı çok oldu. Kolayca öfkelenmem ve artan kaygılarım için çevrimiçi olarak psikolojik destek aldım, üstesinden gelmemde çok yardımcı oldu. COVID-19 teşhisi konunca da ne öfkem kaldı ne de kaygım. Belirsizlik kalkınca rahatladım.

-Bu süreçte yaşadığım en büyük zorluk kedimin böbrek rahatsızlığının ilerlemesi oldu. COVID-19 pozitif olduğum için veterinere götüremedim, hiçbiri de eve gelmek istemedi. Sonunda biri kabul etti. Umarım tedavi için geç kalınmamıştır.

-Başlangıçta malzeme eksiğimiz oldu. Sonra biraz bakanlık yolladı, biraz da kendimiz temin ettik. Gergin günler geçiriyoruz. Doktor arkadaşlarla ufak sebeplerden tartışmalar çıkabiliyor ama gerginliğimizin farkına varıp birbirimizden özür diliyoruz.

-Evinde yaşlı aile bireyleri olan bir personelimiz başlarda hastanede uyuyordu. Sağlık Bakanlığı ona konaklayacak yer ayarladı. Doktorların apartmanda istenmediği oluyor, doğru. Ama Tokat’ta çalışan bir doktor arkadaşımdan ev sahibi iki aydır kira almamış, “Şu anda böyle şeyleri düşünme” demiş. Böyle örnekler de yaşanıyor.

Apartmanlara “Arka kapıyı  kullanın” gibi notlar asılıyor... Sağlık çalışanları ve yakınları anlatıyor

Annesi anlatıyor...

-Sürekli haber izlemek, sabah erkenden telefona bakmak, her çağrıda yüreğinin ağzına gelmesi... Hayatımda hiç bu kadar stresli olmamıştım. Çocuğum koronaya yakalandı, evde karantinada olduğunu bizimle birinci haftanın sonunda paylaştı. O güne kadar her gün sanki işyerindeymiş gibi, maskeli tulumlu resimler atıyor, “Bomba gibiyim” diyerek bizi oyalıyormuş.


-Korku, endişe ve telaş, kendim için değil, o ve tüm sağlıkçılar için. Sokakta gördüğüm, duyarsızca davranan her insanı dövmek istiyorum. “Sizler dikkatli olsanız, oğlum gibiler zorlanmaz, biraz hassas davransanız herkesin işi daha kolay olur” diyorum. Bir tepeye çıkıp “Kurallara dikkat etmemenizin bedelini hayatını sizlere adayan doktorlar ödüyor” diye bağırasım var.


Geçen gün arkadaşlardan biri, “Acaba hangimiz ölecek...” dedi...


Y. S. acil tıp uzmanı. Bir ayı aşkın zamandır ailesinden ayrı. 22 aylık bebeğinin ilk kez baba deyişi sırasında yanında olamadı.

-Pandemilerin en önemli özelliği, sağlık sistemlerinin yoğunluktan çökmesi. Çin, İtalya, Fransa, ABD ve İspanya’daki gibi. O çökmüşlüğün içinde, biri bir gün balkona çıktı, deli gibi alkışlamaya başladı ve “Sağlık çalışanları var olsun” dedi. Ama alkışın bir diğer amacı, çöken sağlık sistemlerinin sağlık çalışanlarına şiddet olarak dönmesini engellemekti. Belki de kimse bu amacı bilmedi.

-Çoğu hastane çalışanlarına misafirhane ayarladı, oralara yerleştik. Eşim şimdi ailesinin yanında. 31 gün oldu. Ne zaman bir araya geleceğimiz meçhul. Her gün birlikte çalıştığımız dostlarımızın hastalığını öğrenip kahroluyoruz. Geçen gün arkadaşlardan biri, “Acaba hangimiz ölecek” dedi.
Apartmanlara “Arka kapıyı  kullanın” gibi notlar asılıyor... Sağlık çalışanları ve yakınları anlatıyor

Eşi anlatıyor

-Bundan önce de mecburi hizmet gibi nedenlerle eşimden ayrı kaldığım olmuştu. Ama en fazla bir ay sürüyordu, sağlığının yerinde olduğunu biliyordum. Şimdi, ne zaman kavuşacağımız belli değil.

-Çok yıpratıcı bir süreç. Çocuğumuz 22 aylık. İlk defa baba dediğinde eşim yanımızda değildi. Belki yeniden görüştüğümüzde konuşmaya başlamış olacak ama eşim, o anların hepsini kaçırmış olacak. Bunu düşündükçe ikimizin de nefesi kesiliyor.

Süreci koronaya yakalanmadan bitirebileceğimi düşünmüyorum...

B.E.’yle acil servisteki nöbeti sırasında konuştuk. Şu sıra hem normal nöbetleri hem de COVID-19 nöbeti tuttuklarını anlatıyor.

-Boğaz ağrısıyla gelen bir hastamız oldu. COVID-19 Polikliniği’nde bilgisayarlı tomografi cihazı olmadığı için başka bir ilçeye yollamayı planladık. Biz işlemlerini yaparken, hasta bunları duymuş ve hastaneden kaçmış. Polis hastayı akşama doğru buldu. Kaynanası tarafından “Virüsü bize de bulaştıracaksın” diye azarlandığı için kaçmış.

-Konaklama için bizlere öğretmenevinden yer ayarladılar. Ben süreci korona olmadan bitirebileceğimi düşünmüyorum. En hafif nasıl atlatırım, onu düşünüyorum.
Apartmanlara “Arka kapıyı  kullanın” gibi notlar asılıyor... Sağlık çalışanları ve yakınları anlatıyor


Apartmanlara “Arka kapıyı kullanın”, “Asansörü kullanmayın” gibi notlar asılıyor...


T.K. çocuk doktoru. Salgını Türkiye’den önce yaşamış ülkelerin tecrübelerine baktıklarını, çok acil olmayan vakaları erteleyip hastaneleri boşaltmaya çalıştıklarını anlatıyor.

-Ailemi aylardır göremedim. Dün bir doktor arkadaşım, ev sahibinin aradığını ve evden çıkmasını söylediğini anlattı. Apartmanlara “Arka kapıyı kullanın”, “Asansörü kullanmayın” gibi notlar asılıyor.

-İlginç hasta hikâyelerine şahit oluyoruz. COVID-19 pozitif olan bir çocuğun yanında annesi refakatçi... Babasının başka bir hastanede yoğun bakıma alındığını öğrendik. Annede de belirtiler görülünce onun da tedavisi başladı. Aynı aileden biri başka hastanede, ikisi başka. Bu durum yaygınlaşıyor.


-Ufak jestler bile büyük motivasyon sağlıyor. Bir grup teyze el emeği ikramlarını hastanelere ulaştırıyor. Yanına da motive edici notlar koyuyorlar. Sizin aracılığınızla onlara selamlarımızı iletmek isterim.


Evimde bir bardak çay içmenin hayali bile beni heyecanlandırıyor...


H.E. özel bir hastanede radyoloji teknikeri. Korona tanısı için akciğer tomografisi ve röntgeni çekiyor.

-Evde üç hafta önce ameliyat olmuş 81 yaşında dedem, babaannem, babam, annem ve kız kardeşim var. Bir hafta hastanede kaldım, şimdi bir otelde konaklıyorum. Hafta sonu kirlilerimi eve götürüp temiz eşyalarımı alacağım. Maskemle evimde bir bardak çay içebilmenin hayali bile beni heyecanlandırıyor.

-Hastanede birbirine kırgın olanlar bile şu an konuşuyor. Meslektaşlarımızda pozitif vaka duyulduğunda, aynı bölümde olmasak bile çöküyoruz.

-Başlarda malzeme eksiğimiz vardı. Paramızla maske almak istedik. Maske kalmadığı, filtreli maskenin 80 lira olduğu söylendi. Şu an durum daha iyi. Maske sıkıntısı yaşadığımız ilk dönemlerde, bir ev hanımı dikip iletmek istediğini ama ne tür kumaş gerektiğini bilmediğini yazdı. Bir grup ücretsiz siperlik kampanyasında destek oldu. Gene büyük bir holding evlerimize yardım kumanyası yolladı. Bunları ölsem unutamam.

Apartmanlara “Arka kapıyı  kullanın” gibi notlar asılıyor... Sağlık çalışanları ve yakınları anlatıyor


Kardeşi anlatıyor
-En büyük destekçim olan insanın tehlikede olduğunu bilmek, onu görememek beni çok zorluyor. “Bugün çok yoruldu mu, bir şey yemeye zamanı oldu mu, yediyse ne yedi” diye aklıma bir sürü soru geliyor.
-Evden giderken sarılamadan vedalaşmış olmak, bir daha ne zaman göreceğini bilmemek çok zor.

Hastaneye götürmemiz gerektiğini söyleyince yumruklamaya başladı

Apartmanlara “Arka kapıyı  kullanın” gibi notlar asılıyor... Sağlık çalışanları ve yakınları anlatıyor

K.M. ambulans servisinde çalışıyor. Şu anda onlarca kişinin karantinaya alındığı bir yurtta görevli. Kısa bir süre önce bir hastanın saldırısına uğradı; “Bizi diğer vatandaşlar kurtardı” diyor.

-Ateş ve öksürük şikâyetiyle 112’yi arayan bir hasta, onu hastaneye götürmemiz gerektiğini söyleyince beni yumruklamaya başladı. Sağlıkta şiddet yasasının kabul edilmesine çok sevindim çünkü o olay, benim için bardağı taşıran son damlaydı. Bu stres, hata payımızı da artırıyordu.

-Kız kardeşim hemşire ve COVID-19 pozitif hastalarının yattığı serviste çalışıyor. Dört kişilik ailemiz üçe bölünmüş durumda. İzin günümde bile kardeşimi arıyorum, birbirimizi rahatlatmaya çalışıyoruz. Nöbetlerimden “Bugün de ölmedim” diye sevinerek çıkıyorum.

-Geçenlerde şehir dışına hasta sevk edeceğiz. Yabancı uyruklu bir kadın. Beyin kanaması geçirmiş. Düştü dediler ama şiddet görmüştü. Türkçesi çat pat. Başında yedi yaşındaki oğlu... Salgından dolayı ambulansa refakatçi almıyoruz. Çocuk, “Ben taksiyle geleyim” dedi ama şehir dışına gideceğinden haberi yok. Halini düşününce... Başka bir ülkedesin, yedi yaşındasın, annenin başında olmalısın... Çok üzülmüştüm, çocuğu da ambulansa aldık. Umarım o kadın iyileşmiştir.

-112 Çağrı Merkezi’ni arayıp “Sizlere teşekkür etmek için aradım” diyen vatandaşlarımız da var. Yanımızda hissettiren herkese teşekkür ederim.

Apartman yöneticim aradı, “Rahatsız olan sakinlerimiz olabilir” dedi.
A.B. yoğum bakım bölümünde çalışıyor. Salgından önce kendisi gibi doktor olan ve evlilik hazırlıkları yaptığı kız arkadaşıyla birlikte yaşıyordu. Şimdilerde, hastane dışında sadece evindeki iki kedisiyle zaman geçiriyor.

-Koronavirüsü duyduğumuzda askerdeydim. Döndüğümde bir salgınla karşılaşacağımı biliyordum ama hiç önlem alınmamıştı. Nereyi yoğun bakım yapacağız, hangi cihazları kullanacağız, kimler yoğun bakımda çalışacak gibi çok önemli soruları, salgın Türkiye’ye geldikten sonra konuştuk. Planlamayı daha erkenden yapmalıydık.

-Apartman yöneticim aradı, “Size otel ayarlamadılar mı” diye sordu. “Neden soruyorsunuz” dedim, “Rahatsız olan sakinlerimiz olabilir” dedi. Sağlıkçıları apartmanda, sitede, otelde istemeyen insanlar önceden de vardı. Biz onları korumak için çalışıyoruz ama apartmanımıza girdiğimizde psikolojik şiddete maruz kalıyoruz.

-Geçenlerde Suriyeli bir anne-oğulu yoğun bakıma aldık. Anne maalesef vefat etti. Oğlu henüz bilmiyor. Daha tam kendine gelmeden yeni bir stres daha eklenmemeli.
Apartmanlara “Arka kapıyı  kullanın” gibi notlar asılıyor... Sağlık çalışanları ve yakınları anlatıyor

Kız arkadaşı anlatıyor
-Uzmanlık sınavına hazırlanmak için istifa etmiştim, bir süredir evdeydim. Erkek arkadaşım bana bulaştıracağından korktuğu için ailemin yanına geldim. Görüntülü konuşurken göz altlarındaki morluğu gördükçe çok üzülüyorum. Moral olsun diye mesela tatlı göndermek istiyorum ama oraya gidecek kurye için endişelenip vazgeçiyorum.

-İki ablam da doktor, biri koronaya yakalandı. Başka bir şehirde yaşıyor, yanında değilim. Soğukkanlı olmak zorundayım ama hastanede olmamak, arkadaşlarıma yardımcı olamamak da ayrıca üzüyor.

Korona öyle bir mesele ki size lanetlenmişsiniz gibi bakanlar oluyor.

Ö.A.’nın hem kız kardeşi hem de kızkardeşinin eşi sağlık çalışanı. İkisi de COVID-19 pozitif. Tedavileri evde yapılıyor. 1 ve 6 yaşında iki çocuklarına Ö.A. ve ailesi bakıyor.

-Bir bebeğe birkaç saatliğine bakmak zevkli ama zorunlu bakma ve bunun haftalarca olması başka bir şey. Dört kişi baş edemiyoruz. Tüm zamanınızı ve çalışma şeklinizi ona göre düzenlemek zorundasınız. Annelerin görünmez emeğini anlama açısından çok önemli.

-Korona öyle bir mesele ki size lanetlenmiş gibi bakan, davranan insanlar oluyor. Sanki telefondan bulaşırmış gibi konuşmaktan bile çekinenler oluyor.

Hürriyet

193 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın