Kişilerarası Çatışmalar Neden Kaynaklanır ve Ne Yapmak Gerekir?
Kişilerarası çatışmalar çoğunlukla kişinin kendi içinde yaşadığı çatışmalardan kaynaklanır. Hepimizin içinde ışık tutamadığımız ve dolayısıyla farkına varamadığımız karanlık bölgelerimiz vardır. Bu bölgelerin içeriğini kendimizde kabul edemediğimiz başka bir deyişle varolmasından utandığımız ya da suçluluk hissettiğimiz, ihtiyaçlarımız, duygu, düşünce ve davranışlarımız oluşturmaktadır.
Kabul edemediğimiz bu taraflarımızla düşman oluruz; bize zarar vereceğine, bu yüzden bir şekilde ortadan kaldırılması ya da değiştirilmesi gerektiğine inanırız. O tarafımızla savaşırız. Fakat bu kazanabileceğimiz bir savaş olmayacaktır. Çünkü her iki taraf da bize aittir. Kendimizle savaşıyoruzdur. Bir tarafımızı yokettiğimiz zaman kendimizi yoketmiş oluruz.
Bu durum, başedilmesi çok zor bir anksiyete (derin kaygı) şeklinde yaşanır ve insan bu kaygıyı yaşamamak için, başka bir deyişle kendini kendinden korumak için suçlayabileceği bir başka düşman bulmak zorundadır. Bu öyle birisi olmalıdır ki, kendisinde kabul edemediği taraflarını rahatlıkla yansıtabileceği, kendisi değil de sanki o düşünüyormuş ve yapıyormuş gibi tepki gösterebileceği; rahatlıkla sinirlenebileceği ve bu sinirinin gerekçesinden de şüphe duymayacağı birisi olmalıdır.
Bu kişiler genellikle davranışlarından ençok utandığımız kişiler olacaktır. Karşımızdakinin bir özelliğinden ne kadar rahatsız oluyorsak, o özelliğin bizde olmasından o kadar utanıyoruz demektir. Bu nedenlerden dolayı, insanın kabul edemediği taraflarının farkına varması ve onlarla uzlaşabilmeyi öğrenmesi hem kendisiyle ve hem de çevresiyle barışması açısından son derece önemli olacaktır.
Dr. Feza Balkaya
Kabul edemediğimiz bu taraflarımızla düşman oluruz; bize zarar vereceğine, bu yüzden bir şekilde ortadan kaldırılması ya da değiştirilmesi gerektiğine inanırız. O tarafımızla savaşırız. Fakat bu kazanabileceğimiz bir savaş olmayacaktır. Çünkü her iki taraf da bize aittir. Kendimizle savaşıyoruzdur. Bir tarafımızı yokettiğimiz zaman kendimizi yoketmiş oluruz.
Bu durum, başedilmesi çok zor bir anksiyete (derin kaygı) şeklinde yaşanır ve insan bu kaygıyı yaşamamak için, başka bir deyişle kendini kendinden korumak için suçlayabileceği bir başka düşman bulmak zorundadır. Bu öyle birisi olmalıdır ki, kendisinde kabul edemediği taraflarını rahatlıkla yansıtabileceği, kendisi değil de sanki o düşünüyormuş ve yapıyormuş gibi tepki gösterebileceği; rahatlıkla sinirlenebileceği ve bu sinirinin gerekçesinden de şüphe duymayacağı birisi olmalıdır.
Bu kişiler genellikle davranışlarından ençok utandığımız kişiler olacaktır. Karşımızdakinin bir özelliğinden ne kadar rahatsız oluyorsak, o özelliğin bizde olmasından o kadar utanıyoruz demektir. Bu nedenlerden dolayı, insanın kabul edemediği taraflarının farkına varması ve onlarla uzlaşabilmeyi öğrenmesi hem kendisiyle ve hem de çevresiyle barışması açısından son derece önemli olacaktır.
Dr. Feza Balkaya