• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/nedim.taktak
  • https://twitter.com/nedimtaktak

Eğitim Hikâyeleri

EĞİTİM HİKÂYELERİ DİZİSİ-1
ZORBALIK
 
Mahallenin üç yaramaz çocuklarıydı onlar. Hep üçü gezer, hep beraberdiler. Küçük çocukları salıncaktan itip düşürmek, yanlışlıkla olmuş gibi okul koridorunda birine çarpmak özellikle Yalın ile Tufan'ın şakaları arasındaydı.
Rüzgâr, Yalın ve Tufan okul sokağında geziyorlardı. Yıldırım’ın elinde topuyla evine doğru gitmekte olduğunu gördüler.
Birden Yalın ve Tufan birbirlerine göz kırptı:
- N'aber Yıldırım? Ne o elindeki benim topum mu?
-Evet, dedi Yalın, Tufan senin topun bak, kırmızı  çizgileri de var, dedi kıs kıs gülerek.
Yıldırım diğer mahallenin çocuklarıyla maç yapmış ve kazanmışlardı. Yorgundu. Yüzü kıpkırmızıydı:
-Hayır, bu top benim! Aşağı mahallede maç yaptık, isterseniz onlara sorun.
 Yıldırım’a sataşmaya ve onunla alay etmeye başladılar.
- Sen okul takımındaki golcü çocuk değil misin? Ooo saçlarında ne güzel kesilmiş. Eliyle saçlarını bozar Yıldırım'ın.
-Dokunma saçlarıma! Siz okula giden çocuklarsınız böyle davranamazsınız!
- Okula giden çocuklarsınız ha, ha hah diyerek Yıldırım’ı birbirlerine doğru itiyorlar
 Yıldırım'ın ayağı taşa takıldı, yere düştü. Dizi kanıyordu. Yeni şortu da yırtılmıştı. Üstelik topu da elinden düşmüştü. Tufan Rüzgâra:
- Hemen Yıldırım’ın topunu alıp kaaç!
 Rüzgâr o anda ne yapacağını bilemedi fakat arkadaşlarına uymak için topu ağacın arkasından aldı ve koşmaya başladı.
Koşarken bir ara arkasını dönüp baktığında Yıldırım’ın yerde ağladığını gördü. Rüzgâr topu Yalın ve Tufan'a verdi.
Kendini çok üzgün hissediyordu. Bu yaptığından çok pişmanlık duymaya başlamıştı. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Kendi kendine; ne yaptım ben, of çok kötü biriyim, diye söyleniyordu.
Akşam yemekte babası Rüzgâr ’ın yemeğini yemediğini fark etti:
- Hasta mı oldun Rüzgâr, dedi
- Hayır, üzgünüm biraz.
Babası:
-Yemeğini ye. Ellerini yıka ve çalışma odama gel biraz konuşalım olur mu, dedi.
Rüzgâr başını sallayarak onayladı.
Çalışma odasında babasını gazetesini okurken buldu:
-Geleyim mi baba, dedi.
Gazeteyi çalışma masasına bırakan babası:
-Buyur evlat, gel dertleşelim dedi.
-Bugün Yalın ve Tufan ile beraberdim. Bizim mahallede oturan Yıldırım'ın topunu aldık, onu düşürdük. İçim acıyor baba.
Babası bunları duyunca kaşlarını hafifçe çattı:
- Karşıdaki kişiyi üzen, zarar veren ve karşıdaki kişi istemediği halde devam eden davranışlara zorbalık denir. Bu okula giden çocuklara yakışmaz. Sen üzdüğün, zarar verdiğin bu davranışların kendine yapılmasını ister misin?
- Hayır, baba istemem. Zaten içim acıdı. Yarın Yalın ve Tufan'a da söyleyerek Yıldırım'ın topunu geri verelim diyeceğim. Vermezlerse ve bu davranışlara devam ederlerse onlarla arkadaşlık etmeyeceğimi,  devam ettikleri takdirde öğretmene söyleyeceğim, dedi.
-Yıldırım'dan özür de dilemelisin. Topuna birşeyi olmuşsa üçünüz harçlıklarınızdan almalısınız. Aferin Rüzgâr sen iyi bir çocuksun.
*******
1.Zorbalık nedir?
2.Bir insan bilmeden veya istemeden zorba olabilir mi?
3.Bir olayın zorbalık olduğunu ne zaman anlarsınız?
4. Şaka yapmak ve zorbalık arasındaki fark nedir? 

 nedimtaktak.com,nedimtaktakkimdir.com