Bir zararlı algılayış biçimi, sorunu gelişim yolculuğunda aşılmaz bir engel olarak görmek ve böylece adım atmaktan vazgeçmektir. Sorunlar gelişim sürecinin bir parçasını oluşturur. Sorun odaklı olanlar, engele bakıp kalınca yolculuğa devam edecekleri alternatif yolları fark etmeleri zorlaşır. Ve çoğu zaman zorluğu göze alıp sorunlarla gelişmek yerine zorluktan kaçınıp bahane üretmeyi seçerler.
Çözüm odaklı olanlar bir sorunla/engelle karşılaştıklarında bu engeli aşmanın çabasında olurlar. Onlar yola devam etmeye ve gayret etmeye heveslidirler. Tembellik etmeyi değil çalışmayı seçerler. Birileri gelsin de sorunlarını çözsün diye beklemezler, sorunun çözümünde kendileri rol üstlenirler. Sorun odaklı olanlar ise, engelle karşılaştıklarında onu aşmak için çabalamak yerine dert yanmayı seçerler. Söylenirler, şikâyet ederler, anlata anlata büyütürler sorunu… Gayret göstermek yerine gayretsizliklerine bahane ederler sorunları. “şu sorunum olmasaydı bunları şunları yapacaktım.” Gibi ifadeler, sorunları bahane edinenlerin kuracağı cümlelerdir. Sorunların çözümü anlatıp dert yanmakla veya bahane üretmekle değil, emek verip gayret etmekle sağlanabilir.
Bahaneler hiçbir zaman çözümüm bir parçasını oluşturmazlar bilakis soruna katkı sağlarlar. Bahane üretmek yerine sorumluluk üstlendiğinde kişi, bu sorumluluğun gereğini yapmak için harekete geçer. Bu gayret, soruna odaklanmaktan kurtulmayı ve çözüme doğru bir adım atmayı sağlar.
Ayfer Toprak