“Bir kitap okudum ve hayatım değişti” diye başlar ya Orhan Pamuk’un, “Yeni Hayat” romanı. Okuduğumuz kitaplar gerçekten de hayatımızda öyle çok şey değiştirir ki! Özellikle kurgu romanları insanı daha çok etkiliyor sanki. İnsan davranışlarını açıklamak için kurgu kullanarak hikaye anlatma geleneği çok eskilere dayanıyor.
Çocukların masallarla büyütülüşü de hep bundandır kuşkusuz. Çocukluk zamanlarında dinlediğimiz masalların, hikayelerin yerini de zamanla roman alıyor işte. Bir yetişkin olma yolunda ilerlerken insan, hayatı yaşamak adına olmak istediği kişiyi hissetmek için romanları kullanıyor. Evet, belki bazı insanlar kitaplardan hoşlanmıyor. Ama o zaman da, en iyi kurgulanmış filmler tercih ediliyor. Peki gerçekten, bu kurgu romanlar bize ne katıyor?
Okuma ve okuduğunu anlama, başlı başına bir deneme alanı. Öyle ki, hayatta başkalarının duygularını da gözetme, onlara bir cevap verme alanı sunuyor. Beynimizin içinde birden fazla alanı aktif hale getiriyor. Beynin görüntüleme çalışmalarında kurgunun bu alandaki faydası kanıtlanmış.
“Sen ne yaparsan, çocuğun da onu yapar!” Ne çok duyarız bu cümleyi çevremizde değil mi? Elbette çocuğun örnek aldığı ilk bireyler ailesi ve çevresinden oluşur. Bir yandan da çocukların hayal güçleri öylesine güçlüdür ki, kitaplar onlara sonsuz rol model sağlar.
Okuduğumuz karakterler bize ilham olur. Kimi zaman nazik, yardımsever olmamızı sağlar. Kimi zaman da kötü bir davranışta bulunmaktan sakınmamıza yardımcı olur. Çünkü daha önceden okumuş ve bu davranışın sonuçlarıyla da yüz yüze gelmişizdir.
Büyüdükçe anlarız ki, insanlar birbirinden bambaşka özelliklere sahip; başka tercihlere, başka düşüncelere… Bir romanın da kurgusu bizi işte tam olarak buna hazırlar belki. Senden olanı, senden başka yapan yönlerini hissettirerek fark ettirir. Zamanla çevremizdeki insanların bir konudaki duygusal yaklaşımına saygılı ve de duyarlı hale geliriz…
Kurgular, kendi karmaşık deneyimler içinde, kendine has bir anlatıya ve işitmeye sahiptirler ve bu durum, beyni farklı yönlerini etkileyerek meşgul eder. Beyni fazlasıyla çalışmaya iten bu durum, üretme, problem çözme, duygusal düşünebilme gibi yetileri geliştirir.
Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, düzenli okuyan insanların beyinlerindeki sinirsel bağlantılar daha iyidir. Özellikle bilişsel gerileme, yani bellek bozulması yaşayan yaşlılarda, Alzheimer gibi hastalıkların daha az görülmesini sağlar.
İyi bir kurgu roman, karmaşık yaşamların ön izlemesi gibidir. Elbette insan okuduklarının bir kurgu olduğu gerçeğinden uzaklaşmamalıdır; kurgudan sonra hissettiğimiz “Ben bunu daha önce görmüştüm” hissiyatı, bizi yaşamımızda mücadeleci olma konusunda biraz daha hazırlar. Zira zor deneyimler kaçınılmaz olacaktır.
Yeni fikirlere açık oldukça, daha çok duygunun da keşfine çıkarız ve insanı anlamak daha da kolaylaşır. Öyleyse bu dünyada yaşamak için en çok ihtiyaç duyacağımız şeylerden biri, kitap!
Kaynak: Brain Fodder