Kitapseverler tarafından keyifle okunan kısa klasikler dizisi devam ediyor. Bu ay ise Altın Çanak ve Ustanın Dersi kitapları okurlara göz kırpıyor.
Sizler için bu ay iki yeni kısa klasiği seçtik.
Keyifli okumalar dileriz..
Hoffmann Altın Çanak'ta insanı dış dünyanın baskısından uzaklaştıran başka bir âlemin kapısını açar. Üniversiteli Anselmus, elma satan yaşlı bir kadının sepetini devirince bir anda hayatı değişir ve kendini bambaşka bir dünyada bulur.
Giderek gündelik yaşamın gerçekliği ile büyülü bir dünyanın gerçekdışılığı arasındaki sınır çizgisinde yaşamaya başlayan Anselmus, bir mürver ağacında gördüğü minik bir yılanın mavi gözlerine vurulur, oysa gerçek dünyada genç ve ihtiraslı Veronika, Anselmus'a âşıktır ve onunla ilgili başka planları vardır.
Sayfa: 128
SİMGE METİNLERDEN
Hoffmann'ın geleneksel masal unsurlarını antik mistisizmin öğeleriyle harmanladığı Altın Çanak, Alman Romantizmi'nin simge metinlerinden biridir. Altın Çanak'ta birbirine tümüyle zıt fantastik dünya ile burjuva dünyası buluşur.
E.T.A. Hoffmann
Hoffmann, belirgin farklarına rağmen net çizgiler çizmez ve aradaki geçişi akışkan tutar. Zira Hoffmann'ın evreninde gerçeklik, paralel dünyaları mümkün kılan poetik eşiktir ve bu eşikte gerçek ve gerçeküstü tüm varlıklar uyum içinde yaşarlar.
Eserlerinde görmeye alışık olduğumuz hayat ve sanat çatışmasını Henry James bu öyküde en yoğun biçimiyle ortaya koyuyor.
Genç yazar Paul Overt, davet edildiği bir kır malikânesinde uzaktan uzağa hayranı olduğu ünlü romancı Henry St. George'la ve ilk görüşte aşık olduğu Miss Fancourt'la tanışır.
Sayfa: 96
USTADAN ÖĞRENME İSTEĞİ
Bu tanışıklıklar kente döndükten sonra da çeşitli karşılaşmalarla sürer. Genç yazarın bütün arzusu bu büyük ustadan kendi kariyeri için yararlı bir şeyler öğrenmektir. Usta da ona seve seve bir ders verir, ama verdiği ders edebiyatla değil, yaşamla ilgilidir.
Henry James
Uzun yıllardır evli olan ünlü romancı, evliliğin ve evlilikle bağlantılı sorumlulukların, genç yazarlara ayak bağı olacağını, büyük sanatsal değeri olan yapıtlar yazmaya sekte vuracağını belirtir.
Karmaşık, bir o kadar da müphem karakterlerin boy gösterdiği bu öyküde Henry James her zamanki kıvrak zekâsı ve ironik üslubuyla bu kez sanat-hayat karşıtlığını sorguluyor.