• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/nedim.taktak
  • https://twitter.com/nedimtaktak

Yürekdede

Cahit Zarifoğlu’nun kaleminden en çok da büyükler için yazılmış bir masal var karşımızda.

Pek çok yasa, kanun, yaptırımla kişisel haklarımızı korumaya çalışsak da aslında toplumun temel taşı, sürgün verecek çekirdeği olan aileyi koruyup eşleri birbirinden yakınlaştıracak sebepleri yok ettikçe sonu daima hüsran olacak bir gelecek bizi bekliyor olacak. Modern ilişkilerin insanı yıprattığı, doyumsuzluğun ve şükürsüzlüğün bereketsizlik ve mutsuzluk olarak insana geri döndüğü bir çağda Yürekdede ile Padişah bir ütopya olarak var olabiliyor ancak hayatımızda.

Cahit Zarifoğlu’nun kaleminden en çok da büyükler için yazılmış bir masal var karşımızda. Her ne olursa olsun büyüklüğün ve azametin insanda değil ancak Allah’ta olduğunun idrakine çağırarak, muhabbetin ve sevginin en büyük zenginlik olduğunu vurguluyor Zarifoğlu. Aslında Yürekdede ile Padişah masalı saf ve temiz olanın özünü verir bize. İçine şüphe karışmamış bir iman ve tevekkül, karşılığı yalnızca Allah’tan beklenen bir muhabbet sevgi ve şükür.

Yürekdede karakteri tevekkül ile şekil verilmiş bir şahsiyettir. Ayşe nine ise yine bu karaktere uyumlu olarak tevekkülde, kanaatte ziyadelik gösteren itaatkâr ve Erdem Beyazıt’ın ifadesiyle “sevdi mi cennet kesilen” bir kadın resmi çizer ufkumuzda. Yine bu masalda da padişah yüceltilmiş, önemli kişiliği ön plana çıkmıştır fakat Yürekdede’nin yoksul halinde ona karşı olan ikramı, padişahın güçsel orantıya vurulunca güç yetiremeyeceği bir lütuftur. Masalın en vurucu yeri de burasıdır: kimsenin kimseye karşı bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır. Padişah da yalnızca bir kuldur. Onun da gideceği tek kapı vardır. Bu hikâye üzerinden bir Müslüman tanımı çıkarır aslında Cahit Zarifoğlu. Tanımına temizlik ve paklığı kor ilk önce, ibadetin insanı tamamlayan, ruha inen rayihasını kelimelerine işler:

"Sonra Hasan Dede kalktı. Kamet getirdi. Kalın, erkek, mübarek bir sesle.

O imam oldu Ayşe Nine cemaat.

Bir namaz kıldılar ki bedenleri ve ruhları da biz diyelim arşıâlâda, siz deyin cennet bahçelerinin güllüklerinde.

Onları yüreklerindeki ritimle bir gören olsa derdi ki:

Dünya bunlardan sorulur, kâinat bunlara verilmiş, ol deseler olur, yıkıl deseler yıkılır.”

Doğruluk ve dürüstlük, tebdil-i kıyafet ile gelen padişahı daha sonra tanımayan Yürekdede’nin padişah tarafından dile getirilen kelimelerinde vurgulanır.

“Bilmez ki tebdil-i kıyafet ne?

Böyle bir şey, bir padişah için, bir devlet için gerekli bir tedbir olsa da Yürekdede’nin aklı almaz, ona hile hurda gibi gelir.”

Daima bir tevekkül ile hareket eden Yürekdede ve Ayşe Nine onlara sonsuz ikramlarda bulunacak olanın yalnızca Allah olduğunu bilirler ve öyle ki Allah da onlar için nice hazineler saklamıştır bir çadır direğinin yerinde. Çadır direğini çakarken çukurdaki taşı çıkarmak için kazdıklarında bir kazan altın bulurlar. Önce şükrederler daha sonra ihtiyaç fazlasını şehrin fakir fukarasına dağıtırlar. Aslında hikaye tamimiyle gerçek olabilecek yakında, bir taraftan da ütopik olabilecek bir uzaklıkta.

Cahit Zarifoğlu, Yürekdede ve Padişah masalından sonra iki güzel hikâye daha anlatır. Biri merhamete çağırır diğer hikâye ise iman ve tevekküle. Bence bu kitap yüzbinlerce yıl bütün insanlığa okutulmalı. Toplumları değerli kılan ve onların gelişimini sağlayan bazı ilke ve değerler vardır. Köklerimizdeki nüvenin filizlenmesi ve hakikatin ayakta tutulmasıyla var olur ancak onlar. Kapitalizm savunucuları ve bazı kadın derneklerinden kulağıma bazı homurtular geliyor gibi sanki… ama hakikat modern bencil kişilikler yetiştirmekten çok daha değerli bir hazinedir.

Yürekdede İle Padişah

Cahit Zarifoğlu

Beyan Yayınları

112 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın