• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/nedim.taktak
  • https://twitter.com/nedimtaktak

Platon’un Hayat Değiştiren Yedi Öğretisi

Platon'un görüşlerine sadık kalarak felsefeyi günümüz dünyasına uygun olacak şekilde okurlarına sunmaktadır

Platon veya Eflatun MÖ.428 ile 347 yılları arasında yaşamış Antik Yunan filozofu ve bilgesidir. Asıl adı Aristokles’di. Geniş omuzları ve atletik yapısı yüzünden Yunanca Platon (geniş göğüslü) lakabı ile anıldı ve tanındı. Yirmi yaşından itibaren ölümüne kadar yanından ayrılmadığı Sokrates'in öğrencisi ve Aristoteles'in hocası olmuştur. Dünyada üniversite düzeyinde ilk kurumlardan biri olan Akademi’nin kurucusudur.

Yazar kitabının birinci bölümü olan insanı değil, insandaki kötülüğü terk et bölümünde Platon'a göre iyi ve kötü kavramlarını irdelemektedir. Platon'a göre hiç kimse bile bile kötülük işlemez, kötülük bilginin eksikliğinden kaynaklanır. İyinin bilgisi her insanın içinde vardır ve o ancak içe dönüldüğünde açığa çıkarılabilir. Platon, bu noktada bizden kötülük gördüğümüz zaman bize bu kötülüğü yapanı değil onun yapmış olduğu kötülüğü terk etmemizi tavsiye eder. "Sadece iyi biri olmaya çalışarak değil gerçekten iyi olarak ve aynı zamanda kötü olanı da iyileştirerek ideal bir dünya inşa edebiliriz."(s.24)

Yazar kitabının ikinci bölümü olan önce kendini sev, sonra başkalarını adlı bölümünde Platon’un aşk ve sevgi kavramlarının tanımlamalarından yola çıkarak gerçek aşkın ancak akıl eşliğinde bulunabileceğini sadece aklın bilgeliği sayesinde açığa çıkarılabileceğini öne sürmektedir ve Platon’un şu sözünü nakleder: "Aşık iyi bir yol gösterici ve yoldaş olamaz. Çünkü o aşık olduğu kişiyi kendine benzetmeye çalışır." (s.28). Günümüzde ikili ilişkilerdeki birbirini sürekli alt etme ve kendilerini sürekli birbirine benzetmeye çalışan rakipler olarak ortaya çıkan eşlerin birbirlerini özgürleştirmeye değil köleleştirmeye çalıştıklarını vurgulamaktadır.

Dünyada ve özellikle de ülkemizde yoğun şekilde meydana gelen kadın cinayetleri hakkında da bir durum tespiti yapmaktadır: "...Ortaya çıkan aşk cinayetlerinin sebebi insanların daha kendilerini tanıyıp sevmeden, bir başkasını sevmeye kalkışmasından, birbirini gerçekten severek evlendiklerinden değil bedensel ve duygusal açıklıklarının sevgi ya da aşkmış gibi görünen yanılsamasından kurtulamamalarından doğar." (s.29). Platon da öncelikle kendini tanıyıp sevmeyen birinin bir başkasını gerçekten tanıyıp sevemeyeceğini ileri sürer. Ona göre aşkın ön koşulu kendini bilmek, tanımak ve sevmekten geçiyordu. Gerçek olan sevilmeli ve ona aşık olunmalıydı. Gerçek olan ise hakikatin bilgisiydi.

Yazar kitabının gerçeği bilmek istiyorsan, ötesine bak başlıklı üçüncü bölümünde Platon'un bilgi ve hakikat anlayışını ele almıştır. Platon ruhumuzda doğuştan bilgilerin bulunduğunu ve bu bilgilerin dış dünyadan elde edilmiş olamayacaklarını çünkü dış dünyanın böyle bir içeriğe sahip olmadığını savunur. Değişken yapıdaki duyular dünyası hiçbir değişmez özlük taşımaz ve bize her seferinde çoklu görünümler sunar ama biz dış dünyadaki değişme ve çokluğa rağmen şeyleri değişmez özlükler olarak bir teklik temelinde algılarız. Örneğin yeryüzünde birçok farklı ağaç olmasına rağmen aklımız bize tüm bu ağaçların tek bir ortak öz (ousia) taşıdıklarını, hepsine birden ağaç dememizin sebebinin bu ortak öz olduğunu, bu özün ağaçtan ağaca ve zaman içinde değişmediğini söyler. Görünür /duyular evreninde hiçbir şey kararında kalmayıp değiştiğine göre bizdeki bu değişmez öz ya da idea düşüncesi nereden gelmektedir? Ruhun bu tür bir içeriği elde edebilmesi için bu dünyadan önce de bir yaşamı olması ve ideanın bilgisini orada edinmiş olması gerekir. Hal böyle olunca öğrenme denen şey, ruhta zaten mevcut olan bir içeriğin açıya çıkarılmasından, anımsanmasından başka bir şey değildir. Bu kabul bizi Platon'un bilgi anlayışının en temel yargısına vardırır; "Bilgi anımsamadır (anamnesis)" Platon, hakikat olanı ilahi olanın gerçek bilgisi olarak kabul eder " Platon'a göre hakiki olan bu gerçek, doğru ve tek olan kutlu sır; her şeyin ötesinde yer alan ve sahip olduğumuz gözlerle göremediğimiz, kulaklarımızla duyamadığımız ve ancak aklın açığa çıkaracak olduğu mutlak tekliğin ve değişmez olanın bilgisidir."(s.42)

Yazar kitabının dördüncü bölümüne bildiğini bilme, bilmediğini bil başlığını atmakta Platon'nun Akademi’nin girişine "Geometri bilmeyen giremez" yazdırmasının nedeni üzerine yorum yapmaktadır. Akademi’ye girebilmek için geometri bilgisini şart koşmasının nedeni zihinsel anlamda belli bir olgunluğa ulaşmış öğrencileri seçmek ve onlarla hakikat bilgisini paylaşmaktır. Geometri matematiksel ve soyut olanı elle tutulur gözle görünür hale getirerek somutlaştırmanın en güzel yöntemidir. Burada aslında "Bildiklerini unutmazsan yeni bir şey öğrenemez ve sürekli eski bilgilerinin zincirine bağlı kaldığın için de özgürleşemezsin" demenin bir başka yoludur. Öğrenciler en az iki noktayı birbirine bağlayıp matematiksel problemleri nasıl çözebiliyorsa, bu bakış açısıyla yaşamdaki her şeyin birbirleriyle bağlantılı olduğunu fark ediyor ve farklı görünen parçaları birbirine bağlayarak aslında hiçbir olayın doğanın bütününden ayrık olmadığını görmeye başlıyorlardı.

Beşinci bölüm olan yönetilmek istemiyorsan yönetmeyi öğren bölümünde ise yazar Platon'un devlet anlayışını ele almıştır. Platon kendi hayatının yönetimini eline almayanları bekleyen en büyük cezanın bir başkasının yönetimine girmek olduğunu savunur. İyinin ve kötünün bilgisine sahip olmalıyız çünkü ancak bu yolla özgürleşebiliriz. Yapmamız gereken kendi hayatımızın yönetimini ele alabilmek için kendi yönetimimize girmektir. Bunun içinde doğru olanı kendi düşüncelerimizle tanımlamak ve hayatımızı böyle bir doğrunun üzerine kurgulamaktır işte Platon'un kendi kaderimizin hâkimi olabilmemiz için tavsiye ettiği yol budur. Platon" bir devleti akıllı yapan şey ne ise insanı akıllı yapan da odur" demektedir. Devlette olması gereken dört temel değer bilgelik, yiğitlik, ölçü ve doğruluktur. Bu değerlerin devletin, toplumun en küçük yapı taşı olan insanın da ancak bu değerlere sahip olduğunda ideal toplumun kurabileceğini söyler. Eğer birey düzeltilebilirse toplumun zaten kendiliğinden düzeleceğine vurgu yapar ve asıl olanın insan olduğunu ileri sürer.

Yazar Platon'un diyaloglarından yola çıkarak tıpkı onun yaptığı gibi felsefeyi üst sınıf uğraşısı halinden çıkarmakta günümüzdeki sosyal psikolojik durum ve olguları felsefenin ışığıyla mercek altına almaktadır. Felsefeyi kolay okunabilir ve anlaşılabilir hale getirmektedir. Bu nedenle felsefeye ilgi duyanların hatta ilgi duymayanların bile anlayabileceği sadelikte aktaran kitabı okunmaya değer.

 

Platon/İnsanın Kendisini Yenmesi En Büyük Zaferdir

Taner Şanlıoğlu

Destek Yayınları

79 Sayfa

107 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın