• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/nedim.taktak
  • https://twitter.com/nedimtaktak

Türk Kardiyoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan, ruhsal durumun kalp sağlığıyla doğrudan ilgili olduğunu belirterek, bir şeye aşırı üzüldüğümüzde, aşırı strese girdiğimizde vücudumuzda ani değişiklikler meydana geldiğini söyledi.

Yoğun duygular, stres, içinde bulunulan ruhsal durum, kişinin sevdiği birinden ayrılması veya bir yakınını kaybetmesiyle gelen kalp yükü, kişinin ölümüne dahi sebep olabilir.

Sevgililer Günü'ne özel olarak Habertürk'e açıklamalarda bulunan Türk Kardiyoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan, bu durumu şöyle açıkladı: "Ruhsal durumumuz kalp fonksiyonlarına doğrudan ve dolaylı olarak etki eder. Bir şeye aşırı üzüldüğümüzde, aşırı strese girdiğimizde vücudumuzda ani değişiklikler meydana geliyor. Bir belgesel üzerinden örnek verecek olursam; aslanın ceylanı kovaladığı bir senaryoda, ceylanda öyle bir korku ve panik oluşur ki adrenalin ve noradrenalin salgılamaya başlar. Bunlar da kalp ve damarlar üzerinde doğrudan etki yapar. Özellikle küçük damarlarda spazm meydana gelir, kalp hızı artar, ani tansiyon yükseklikleri yaşanmaya başlar. Tüm bunlar da bir anda kalbe zarar verebilir."

SEVGİLİDEN AYRILMAK KALBİ YORUYOR

Prof. Dr. Okuyan, "Bir de duyarlı bir kalbiniz varsa, orta yaştaysanız, damarlarınızda bir miktar darlık varsa, daha önce kalp krizi geçirdiyseniz ağır semptomlarla karşılaşabilirsiniz. Bu durum kalp krizine neden olabilir. Öte yandan hiçbir kalp rahatsızlığı olmayan bir kişinin de ani bir şekilde kötü haber alması kalbini etkileyebilir. Sevdiği kişiden ayrılmak, yoğun bir şekilde aşk acısı çekmek, yakınını kaybetmek gibi durumlar benzer bir tablonun gelişmesine yol açabilir. Üzüntüye bağlı ani katekolamin deşarjı gelişir ve buna bağlı olarak damarlarda spazm, ani tansiyon yüksekliği gelişir ve bunun kalp üzerinde yarattığı olumsuz etkiler ortaya çıkabilir" diye konuştu.

ACILI YÜREK SENDROMU: BELİRTİLER KALP KRİZİ GİBİ...

Son yıllarda bu tür hastalarla sık karşılaştıklarını dile getiren Prof. Dr. Okuyan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Japonların 'takotsubo kardiyomiyopati' dediği acılı yürek sendromu veya stres kaynaklı kardiyomiyopati de yoğun stres ve travma durumlarında ortaya çıkıyor. Örneğin, sevgilisi tarafından terk edilen kişiler de bu görülebilir. Bu hastalar bize göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi kalp krizi semptomlarıyla geliyor; ancak anjiyoya alındıklarında damarlarının normal olduğunu görüyoruz. Kalp krizinde kalbin belli duvarlarının kasılması bozulur, bunda da kalp kasında bozulma görülüyor. Neden oluyor peki? Kalbin alt bölgesi ciddi anlamda hareketsiz kalıyor, beslenemiyor. EKO'da ya da anjiyo sırasında kalbin içerisine boya verip hareketlerine baktığımız sırada bir kavanoz görüntüsünün ortaya çıktığını görüyoruz. Japonya'da ahtapot ve balık yakalamak için kullanılan büyük kafeslere 'takotsubo' adı verilir. Bu görüntüye benzediği için de 'takotsubo kardiyomiyopatisi' adı veriliyor."

'ONSUZ YAŞAYAMAM' DİYENLER RİSK ALTINDA!

Takotsubo kardiyomiyopati tanısının en çok kadınlara konulduğunu belirten Prof. Dr. Okuyan, "En çok kadınlarda, orta yaşlı kişilerde ve çok ciddi stresler yaşayanlarda görülür. Bu tür hastalar mesleki hayatım boyunca karşıma çok çıktı. Sevgilisinden ayrılanlar, yakınıyla çok ciddi kavga edenler, işyerinde çok büyük strese girenler, eşinden boşananlar bu şekilde karşımıza çıkabiliyor. Hayatta tek bir şeye odaklananlarda sık görülüyor. 'Onsuz yaşayamam' diyen kişiler bu tür sorunlarla daha çok karşılaşıyor ama daha güçlü ve dirayetli kişilerde daha az görülüyor.

Hayatta hiçbir şeye çok büyük anlamlar yüklememek lazım. Bu durum aşk ilişkileri, iş veya evcil hayvanımıza beslediğimiz duygular olsun; fark etmez. 'Onsuz yaşayamam' dememek gerekiyor, insan bir şeyi ne kadar takıntı haline getirirse bu tür durumlardan o kadar fazla etkileniyor."

"STRESİN VÜCUTTA ÇOK BÜYÜK ETKİLERİ VAR"

Kalp rahatsızlıklarında kişilik tipinin de çok etkili olduğunu kaydeden Prof. Dr. Okuyan, "Ruhsal durumumuzla kalbimiz arasında doğrudan bir ilişki var. İstatistikler de bunu gösteriyor; daha rahat insanlarda kalp rahatsızlıkları daha az görülüyor. Çok kaygılı, çok takıntılı ve evhamlı bireylerde kalp hastalıklarının görülme ihtimali daha yüksek. Huzursuz, mutsuz, yas yaşamış veya farklı bir psikolojik stres yaşamış insanlarda ani kalp krizleri görülebilir. Yaşanılan travmanın şiddeti, kişilik, kalbin ve genel vücudun fiziksel yapısı ve altta yatan diğer hastalıkların varlığına göre bu durum değişebilir. Ani ölüm gerçekleşmese de kişinin kalbine zarar verir. Öte yandan yoğun stresler beyin kanaması, felç, altta yatan bir kalp hastalığı varsa daha kötü olabilir, kalp krizi geçirmiş kişide yine kalp krizine yol açabilir. Tüm bunlar ölümcül de olabilir. Bu nedenle stresin vücutta çok büyük etkileri var. Orta yaşlı insanlarda daha fazla görülmekle birlikte gençlerde de karşımıza çıkmıyor değil. Örneğin, hiçbir yakınması olmayan 20'li 30'lu yaşlarında biri sevgilisinden ayrılıp göğüs ağrısıyla gelebiliyor. Altta yatan bir şey mutlaka olabilir ama psikolojik stres o sorunu tetiklemiş de olabilir" diye konuştu.

KALBİMİZİN İYİLİĞİ İÇİN NE YAPMALIYIZ?

- Kalp hastalıklarından korunmak için olabildiğince stresten uzak durmalıyız.

- Stresten uzaklaşmak için açık ve temiz havada yürüyüş yapmalıyız. Hareketin her türlüsü kalp için faydalı ancak nabız hafifçe yükselmeli, 90-100'e çıkmalı. Bu hem kalp sağlığı için hem ruh sağlığı için çok faydalı. Egzersiz ile endorfin salgılanıyor; bu da kişinin kendini iyi hissetmesini sağlıyor.

- Endorfin salgılatacak ortamlarda bulunmalıyız. Bu hormon mutlu olduğumuzda salgılanır. Doğal bir yatıştırıcı olan endorfin, aşık olunca, tuttuğunuz bir takım maçı kazandığında, sevdiğiniz insan güzel bir söz söylediğinde salgılanır. Bu nedenle yürüyüş yapmalıyız, yoga yapmalıyız. Güzel bir kitap okumalı, müzik dinlemeli, film izlemeli, sevdiklerimizle sohbet etmeli ve arkadaşlarımızla buluşmalıyız. Bu durumda endorfin salgılarız; bu da dolaylı olarak kalp sağlığını iyileştirir.

- Akdeniz tarzı bir beslenmeyi benimsemeliyiz.

- Sigara ve alkolden uzak durmalıyız.

- Beslenmemizde doymuş yağları ve trans yağları azaltmalıyız.

- Bol bol balık tüketmeliyiz.

- İşlenmiş ve dondurulmuş gıdalardan uzak durmalıyız.

- Antioksidan açısından zengin olan kırmızı ve yeşil meyve ve sebzeler tüketmeliyiz.

- Günde en az bir buçuk litre su içmeliyiz.

"İÇİNDE SEVGİ OLAN KALP HEM YAŞAR HEM YAŞATIR"

Türk Kardiyoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan, Sevgililer Günü mesajını ise şu cümlelerle ifade etti: "Her şey sevmekle başlar. İçinde sevgi olan kalp hem yaşar hem de yaşatır."



76 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın