• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/nedim.taktak
  • https://twitter.com/nedimtaktak

Çocuklarda depremin psikolojik etkisi

Kimi yakınlarını kaybetti, kimi yaşıtlarının yaşadığı afeti kilometrelerce öteden takip etti. Çocuklar deprem bölgesinde olsun ya da olmasın, yaşanan felaketten ağır şekilde etkileniyor.

Türkiye Kahramanmaraş'taki iki depremle sarsıldı. Asrın felaketi olarak nitelendirilen depremler sadece 10 ilde değil, tüm Türkiye'yi derin bir yasa sürükledi. Depremin travmatik etkilerini azaltmak için bölgede psikolojik ilk yardım hizmetleri devam ediyor. Felaketin travmatik sancıları yıllarca sürecek. Yaşananlara tam olarak anlam veremeyen, yakınlarını kaybeden çocukların travma sonrası stres bozukluğunu tedavi etmek için özenli çaba gerekiyor. Zira çocukların algı ve öğrenme kapasitesi yetişkinlerden farklı...

Peki, tüm Türkiye'yi sarsan felaketin psikolojik etkileri çocuklarda nasıl takip edilmeli? Çocuk Psikiyatri Uzm. Prof. Dr. Özalp Ekinci ile konuştuk. Dikkat edilmesi gerekenleri madde madde sıraladık.

 

Çocuklarda depremin psikolojik etkisi

 

Çocuklara depremin ne olduğu anlatılmalı

“Çocukların algılamaları ve etkilenme düzeyleri çok farklı. Tabii ki burada çocukların yaşlarına uygun açıklama yapmak lazım. Ergenlere bizlerin anladığı gibi anlatmak yerinde olur. Okul çağındaki çocuklara depremin açıklamasını yapmak doğru olacaktır çünkü çocuklar farklı şeyler anlarlar.

Yani kabaca yer kabuğunda nasıl bir değişiklik olduğu, bu değişikliğin dünyada ne kadar sık olduğu, hangi ülkelerde olduğu, ülkemizde daha önce de olduğu ve yaraların sarıldığı gibi ve depremin kabaca, basit -hayat bilgisi kitabından da bakabilir aileler- tanımının yapılması faydalı olur. Çünkü çocuklar hastalıkları da bu tip olayları da biyolojik ya da mekanik yönleriyle anlarlar.”

 

Grafik: TRT Haber

Deprem bölgesindeki çocuklar...

“Hayatı ikiye ayırmak lazım: Deprem bölgesi ve diğer iller... Deprem bölgesinde olanların durumu çok zor. Bir yakını göçüğün altında olan bir çocuğa, açıklama yapacak sağlıklı düşünebilen birini de bulmamız çok zor olur. Çünkü bu kayıplar tüm toplumun, ailelerin hepsinin paylaştığı durumlar. Aile içinde bir kayıp varsa, psikolojiyle ilgili bir profesyonelden destek almak yerinde olacaktır. Çünkü orada yakınların bunu anlatması da zor olur.”

Acıyı çocuğun yaşına uygun şekilde anlatın

“Ailenin tabii yaşadığı bir acı varsa, o acıyı paylaşmak doğru. Ama çocuğun anlayabileceği düzeyde. Çocuktan saklamak gizlemek değil, ilk andan itibaren çocuğun anlayacağı şekilde bu açıklamayı yapmak doğrusudur. Yapmamız gereken öncelikli kalabileceğimiz kadar sakin kalmak, duygularımızı yerinde doğru tonlarla, doğru düzeylerle aşırıya kaçırmadan çocuklara ifade etmek, saklamak değil, değiştirmek değil, ifade etmek ama aşırıya kaçmadan, çocukların anlayabileceği yaşa uygun açıklamalar yapmak.”

Ailesinde kaybı olan çocuklar...

“Ailesinden birini kaybetmiş olan çocuktan bunu saklamak çok yanlıştır. O anda olabilecek en basit açıklamayla duygularımızı ifade ederek ama duygularımızı aşırı yoğun ya da travmatik değil gerçek şekilde, normal sınırlar içinde ağlayarak, üzüntümüzü, acımızı anlatarak paylaşmak ve çocuğumuza sarılarak bu süreci yaşamak dışında burada bir çözüm yok ne yazık ki. Çünkü bu süreç, acı yaşanacak. Yavaş yavaş yaralar sarılacak.

 

Grafik: TRT Haber

Deprem bölgesinde kaybı olan, göçük altında annesi, babası olan, kardeşi olan birine bir formül yok. Çocuk eğer orada sarılmak istiyorsa tabii ki sarılmak doğru ama yanlış olan şu; sarılan bir çocuğa ebeveyn rolüyle sarılmak yanlış. Çünkü bunun devamı gelmez, bu kez çocuk kılır. Ama tabii ki orada çocuktan çocuğa bu durum değişir. Şaşkın, dehşet ifadesi içindeki çocuklar hiçbir ses de çıkarmayabilir. Yemek yemeyebilir. Bu tip çocukları yakın takip edeceğiz. Aile üyelerinden tanıdığı kişileri mutlaka bulmak lazım. Çocuğu çıkardık. Anne babasına ulaşamadık. Çocuğu hemen sisteme alalım. Bu doğru değil. Çocuğun tanıdığı, bildiği, güvendiği kişiler mutlaka vardır. Onlara ulaşmanın yolunu bulmak lazım. Çünkü öbür türlü çocuğun tepki vermemesi, korkmadığı anlamına gelmez. Çocuğun tabii ilk ihtiyacının moral bozukluğu değil, beslenme, barınma olduğunu unutmamak lazım. Temel ihtiyaçların giderilmesiyle birlikte çocuğun zaten fonksiyonlarının büyük oranda normale doğru geleceğini biliyoruz. Ama süreç uzun, her çocuğun ihtiyacı farklıdır.”

Çocukların hangi tepkilerine dikkat etmek gerekir?

“Çocukların verdiği tepkiler aynı değil. Bazılarında çok daha yoğun olacaktır. Bunlar nedir? Hiç dinmeyen ağlamalar, uykusuzluk, yemek yememe, annesinden ya da bakan kişiden hiç ayrılamama, mezarlığa gitme, göçük çevresinden ayrılmama, öfke, halüsinasyonlar, olmayan sesler duyma gibi çok yoğun belirtiler olan çocuklar olacaktır. Bu tip çocuklarda kısa dönemden itibaren psikiyatrik destek gerekir.

Ama genellikle iki hafta içinde mutsuzluk, endişe, üzüntü, şok belirtilerinin azalmasını ve yavaş yavaş tekrar küçük adımlar da olsa hayata tekrar adım atmak beklediğimiz gelişimdir. Ama böyle olmayan belirgin şikayetleri olan ya da düzelmeyen, umutsuzluk, endişe, üzüntü ve kaygısı düzelmeyen çocuk ve gençlerin acilen psikiyatrik desteğe ihtiyacı var. Çok sayıda kurum, kuruluş tarafından bu hizmet veriliyor. Hepimiz bunun için hazırız.”


Diğer illerdeki çocuklar için teknolojik cihaz sınırlaması yapın

“Deprem bölgesinden gelen haberlere karşı mutlaka teknolojik cihaz sınırlaması yapmak lazım. Çocuklarla bu haberleri sınırlı paylaşmak yerinde olabilir. Yani hayatın aktığını gene çocuklara hissettirmek... Güvende olduklarını, bulundukları apartmanın güvende olduğunu, hep birlikte güvende, sağlıklı olduklarını, önlemleri aldıklarını, bu riski taşımadıklarını anlatmaları yerinde olur. Tabii ki bu önlemlerin de alınması gerekiyor.”


Doğru kaynaklardan bilgi alın

“Psikoloji, psikiyatri ile ilgili de internette başka ortamda artık binlerce şey paylaşıyor. Bu yanlış. Çünkü gerçekten depremden etkilenen bir bölgedesiniz. Bir bilgi almak istiyorsunuz. Herkes kimi zaman aynı, kimi zaman farklı farklı bilgiler paylaşıyor. Doğrusu ana arter bilgi kaynakları. Ne bunlar? , Sağlık Bakanlığı, Türkiye Psikiyatri Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Türk Tabipler Birliği... Yani bu tip genel kaynakların bilgilerini paylaşmak doğrudur. Çünkü öbür türlü ufak eksikler, yanlışlıklar, çocukların, gençlerin, ailenin kafasını karıştırabilir.”


Uzun dönemde etkilerin devam edeceğini unutmayın

“Bu süreçte olayın uzun dönem etkileri olacaktır. İstanbul'da, Ankara'da başka illerde depremi yaşamayan illerde de çocukların yaygın korkuları ortaya çıkacaktır. Bunları yavaş yavaş kliniklerde göreceğiz. Normalde eşik altı düzeyinde kaygısı olan bazı çocuklar artık bir olumsuz haber duyduklarında, ses duyduklarında irkilme gibi tepkiler gösterecekler. Normalden daha fazla kaygılanacaklar. Bunlar da yavaş yavaş kliniklerde takip altına alınmalı.

O bölgedeki çocuk ve gençler için olabilecek her türlü yardımı tabii ki o bölgedeki ilgili kurumların desteği ve talebi doğrultusunda yapmak lazım. Diğer illerdeki çocuklar için de açıklamaları hep aynı tondan, aynı net ifadelerle yapmak gerekiyor. Çocuğun anlamayacağı şekilde, aşırı ayrıntılarla değil...”

Çocuklar depremin ayrıntısını sorarsa?

“O noktalarda anne baba şunu diyecek; ‘Bunları büyüyünce anlatırım sana.’ Her şeyi illa da çocuğa bir rapor gibi vermeye gerek yok. Ama anlayacağı şekilde net ifade lazım. Konuşma çok acı, üzüntülü bir yere gidiyorsa ‘Çocuğum bunu ben sonra büyüyünce anlatacağım.’ deyip durdurmak doğrudur. Çocuk bunu anlar.”


Enkazdan çıkarılanların görüntülerinin paylaşılması ileride travmayı tetikler mi?

“Kurtarılmış bir çocuğun görüntüsü de dehşet içeriyor. Bunların tamamı bir yetişkinin gözünde başka, çocuğun gözünde başkadır. Bir çocuğun ailesini kaybetmiş olarak enkazdan çıkma görüntüsü, kanlı bir görüntüden daha çok olumsuz etki yapabilir.

Anksiyete ve kaygı bozukluğuna biyolojik yatkınlığı olan çocuklarda bunlar belirli süre çocuğun zihninde kalabilir. Hatta bazen psikiyatrik tedavi olmaları gerekir. Ama tabii tüm çocuklarda değil. Artık paylaşmamak lazım. Yani toplum önünde, medyada ünlü olmak için bu tip görüntüleri paylaşmak çok acı.

İllerimizin geldiği hali devamlı anlatmak yalnızca çocuk değil, yetişkinlerde de kaygı bozukluğu oranını artıracaktır. Bir süre sonra destek vermesi çok güç bir boyuta gelebilir. Yani acı görüntüleri içimizde yaşamak doğru, üzüleceğiz. Bundan kaçacağımız bir yer yok. Bu bizim yaşayacağımız büyük toplumsal bir acı. Ama her şeyi paylaşmak o çocuklar için risk.”

49 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın